Vakıf Hakkında
Faruk Erem
Hümanist Dergi
Kültürel Mozaik

Yargıda Görevlilerin Giysisi

Suçlu Kim

Lübnan

Dans

Faaliyetlerimiz

Kutu Kutu

Hayal ve Başarı

Mevlana

Ceza Hukukunda Mağdur

Gürcistan

Elmalı Turta

Ön Kapak İçi

Arka Kapak İçi

Arka Kapak


Haberler
Gezelim Tanıyalım
Bize Yazın
Mithatpaşa Cad. No:66/6      Tel: 0312-419 38 65      Fax: 0312-419 76 25
 A
          kdeniz'in doğu kıyısında kuzeyde ve doğuda Suriye güneyde İsrail ile sınırlanan Lübnan uzun ve hareketli bir geçmişten sonra 1943 de bağımsızlığına kavuşmuş ancak 1990 a kadar çeşitli iç savaşlar nedeniyle yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır. Topraklarının ve iklimin çeşitliliği çok sayıda tarım ürününün yetiştirilmesine olanak sağlar. Tarıma elverişsiz alanların (220 mt. nin üstünde) aşırı kesilme ve keçi otlatma yüzünden bitki örtüsü ve eski sedir ağaçları yok olmuştur. Oysa sedir ağacı Lübnan'ın sembolü olup bayrağında yer almaktadır.
Bir Arap ülkesi olan Lübnan'da resmî dil Arapça olsa da İngilizce ve Fransızca yaygın olarak kullanılmaktadır. Ülkede büyük bir etnik çeşitlilik (aşağı yukarı 17 etnik gurup) gözlenir. Bu yüzden de yönetimin ülkedeki çeşitli etnik ve dinsel topluluklar arasında orantılı olarak paylaşılması toplumsal ve siyasal yaşamın temel ilkelerinden biridir.

Lübnan'ın en büyük şehri ve başkenti olan Beyrut bir liman kentidir. Modern ve geleneksel yaşamı birleştirmiş bir kenttir. Hüzünlü geçmişini bırakıp geleceğe bakmaktadır. Savaşlar sırasında yıkılan kasabalar yeniden inşa edilmiştir. İç savaş sonrası Yeşil hatla bölünmüş olan Beyrut Hıristiyanların ağır bastığı doğu Beyrut halkının çoğu Müslüman olan Batı Beyrut şeklinde ayrılmıştır. Tarihte Osmanlı dahil çeşitli ülkelerin idaresinde kalan Lübnan'daki kültürel zenginlik ulusal Beyrut müzesinde görülebilmektedir. Tarihi yerlerden bazıları (Anjar, Baalbeck, Bylos vb.) bugün Unesco Dünya mirası listesinde yer almaktadır. Lübnan'ın doğal incisi sayılan Jeita mağarası Lübnan dağlarının eteklerinde Beyrut'a yaklaşık 30 dk mesafededir. Karstik oluşumlar ile şekillenmiş Jeita da yukarı ve aşağı olmak üzere 2 adet mağara bulunmaktadır. Teleferikle çıkılan yukarı mağara 1958 yılında keşfedilmiş olup 2200 metre uzunluğa sahiptir. Bunun 750m.lik bölümü yürüyüş yolu ile ziyarete açıktır. Aşağı mağara ise tarih öncesi dönemlerde insanları barındırmış olmasına rağmen yeniden keşfi 1836 yılına dayanır. İçinden yer altı nehri geçen galeride tekne turu yapabilme imkânı mevcuttur. Jeita mağarası son yapılan Dünya'nın yedi harikası yarışmasında birinci olmuştur.
Beyrut'a yaklaşık 2 saatlik mesafede bulunan Lübnan dağlarının arkasındaki Bekaa vadisi üzerinde yer alan ve tarihçesi 9000 yıl öncesine dayanan Baalbeck Roma imparatoru Constantin'in Roma'dan sonra inşa ettiği en büyük çok tanrılı din merkezidir. İçerisinde Venüs, Jüpiter ve Bacchus adına adanmış üç tapınak bulunur. Bacchus tapınağı Dünya'da günümüze kadar en iyi korunmuş Roma tapınağıdır.

Günümüzde Ermeni diasporasının yoğun olarak yaşadığı Anjar kasabasında 8.yy. da Emevi halifesi Abdel Malek tarafından yaptırılan ve günümüz Lübnan topraklarında bulunan yegâne Emevi eseri antik kent oldukça dikkat çekicidir.

Lübnan mutfağı halen Ortadoğu'da çok popülerdir. Özellikle yemek öncesi başlangıçlar ve geleneksel lezzetler çok meşhurdur.

Deniz kıyısında yer alan antik Finike liman şehri Byblos'un tarihçesi kesin olarak bilinmemekle birlikte 7000 yıl öncesine uzanmakta olduğu tahmin edilmektedir. Büyük bir ticaret limanı olan Byblos zamanında antik Mısır ile geliştirdiği ticarî ve kültürel ilişkileri sebebi ile bölgede papirus ticaretine hakim bir kentti. Bu sebeple yunanca papirus anlamına gelen Byblos adını yunanlılar vermiştir. Lâtin Arap ve Yunan alfabesinin temeli olan ilk Lineer alfabeyi de bulanlar Finikeliler olmuştur ve alfabe ile ilgili en eski eser Byblos ta bulunmuştur.