Vakıf Hakkında
Faruk Erem
Hümanist Dergi
Evcil Hayvanlarımız

Cezanın Çekilmesi ve Tekerrür

Başefendi

İki Dakika

At

Arkeolojik Kazılar

Faaliyetlerimiz

Ceza İnfaz İlminin Doğuşu

Sağlık Köşesi

Mozaik Sanatı

Gayzer

Havuç Çorbası

Ön Kapak İçi

Arka Kapak İçi

Arka Kapak


Haberler
Gezelim Tanıyalım
Bize Yazın
Mithatpaşa Cad. No:66/6      Tel: 0312-419 38 65      Fax: 0312-419 76 25
                 akültede öğrenciyken ağır ceza mahkemesinde kâtiptim. Yaşı kemale ermiş, umur görmüş bir baş kâtibimiz vardı. Emekliliğini bekliyordu. Sabahları hepimizden erken gelirdi. Duruşma olmayan zamanlarda derse çalışmama göz yumardı. Kitaplara kendimi kaptırdığım sırada mübaşire seslenirdi: "Mehmet, bir çay söyle kâtip beye. Benden."

    Bir sabah erken gelmiştim. Onu dosya bir Yargıtay kararını okurken buldum. Birkaç damla yaş düştü gözlerinden, kararın üstüne, Üzüldüm. Yaşlı adamın ağlaması bir başka türlü dokunuyor insana. Yanına sokuldum. "Bir şey mi oldu başefendi?" dedim. Buğulanmış gözlüklerinin üstünden baktı. "İdam tasdik gelince ben her zaman ağlarım oğlum." dedi. Ceketinin kolu ile kararın üstündeki yaşları kuruturken gözlerimin içine baktı uzun uzun. Ama uzaklara bakar gibiydi. "Bugün izinlisin, git evde çalış. Kim bilir, belki ilerde bir şeyler yapabilirsin."dedi.

    Benim ölüm cezasına karşı olmamın çeşitli nedenleri vardır. İnsan, yalnız düşüne düşüne bir şeyin yanında ya da karşısında oluyor.

 F